CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Akkuş İlgezdi’nin, İstanbul’da yaşayan Suriyeli sığınmacılarla yüz yüze görüşerek hazırladığı belirtilen “İstanbul’daki Suriyeli Sığınmacılar, Geri Dönme Eğilimleri ve Beklentileri” başlıklı rapora göre, mültecilerin büyük kısmı geleceğini Suriye’de arıyor!
Sığınmacıların önemli bir çoğunluğunun, Suriye’de barış ortamı sağlanıp demokratik bir düzen kurulduğunda ülkesine dönmek ve ülkelerindeki demokratik dönüşümün parçası olmak istediği belirtilen rapora şu tespitler var:
Geleceğini Suriye’de arayanlar, İstanbul’da yaşayan sığınmacıların en eğitimli kesimlerini oluşturuyorlar. Bu kesimler, ya seküler siyasi partilere üye olarak ya kurdukları sivil toplum kuruluşları aracılığıyla hem Suriye’deki gelişmeleri yakından izliyorlar hem adil, demokratik, laik bir rejim için kafa yoruyorlar. Suriyeli sığınmacıların eğitim durumları ile ilgili kamuoyu araştırmalarına baktığımızda; yüzde 10’u bulan üniversite ve üstü eğitim alanlarla yüzde 17 civarında, lise mezunu olanların büyük çoğunluğu, yaşamlarını göçmen olarak sürdürmek istemiyor.
Yine aynı rapora göre, sığınmacıların önemli bir bölümü ise geleceğini Kanada veya Avrupa ülkelerinde arıyor ve görüşülen bir Suriyeli, ‘Türkiye kapıları açsa Suriyeli sığınmacıların yüzde 90’ı Batı’ya gider. Suriye’de bir meslek sahibiyken dil sorunu yüzünden Türkiye’de ucuz ve sigortasız çalışmak zorunda kalanlar da yüzlerini Batı’ya çevirmiş durumdalar’ diyor.
İlgezdi raporu hazırlama sebeplerini, “Suriyeli sığınmacılarla ilgili, hepimiz çözüm önerilerimizi sunuyoruz. Bu çalışmanın amacı, konunun öznesi olan sığınmacıların ürettiğimiz çözüm önerilerine nasıl yaklaştığını, neler düşündüklerini tespit etmekti” olarak açıklıyor.
Medyanın genel itibariyle ‘Geleceklerini Suriye’de arıyorlar’ başlığı üzerinden ele aldığı rapor, CHP başta olmak üzere muhalefet partilerinin kamuoyundaki mültecilere yönelik olumsuz algıyı seçim yatırımına dönüştürmesi konusundaki siyasi çıkışları pekiştirme amacını güttüğü izlenimi verse de detaylara bakıldığında önemli işlev göreceği hissediliyor. CHP’nin Suriyeli mültecilerin gündelik hayatta yaşadığı sorunlar, gettolaşma, siyasi ve uluslararası alanda pazarlıkların muhatabı olma gibi meseleleri birinci elden dinleyerek, bunu partinin yetkili organlarında gündem etmesi kuşkusuz önemli. Özellikle mültecilere yönelik tepkisel açıklamalarının ve geri gönderme söyleminin nasıl algılandığının görülmesi açısından bu tavır anlamlı. Raporda mültecilerin ‘muhalefetin, Suriyelileri geri göndereceğiz’ söylemini tehlikeli bulduğu belirtilirken, “Bu söylemin, sığınmacıların tedirginliğini artırdığı gibi, toplumun Suriyelilere karşı tepkisini beslediğini söylüyorlar.” deniliyor.
Uyumdan Geri Göndermeye Bir İleri Üç Geri
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, uzun zamandır Suriyeli mültecilerin güven içinde ülkelerine geri gönderileceğini gündemde tutuyor. Muhalefetin bu atağından rol çalma çabası mı yoksa Afganistan’daki durumla yeni göç dalgalarının artacağı endişesi nedeniyle mi bilinmez, hükümet de uyum siyasetinden ‘geri gönderme’ politikasına geçmiş durumda görünüyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Göç Kurulu Toplantı’nda yaptığı konuşmada bu politika değişikliğinin sinyallerini ‘açık kapı’ ve ‘uyum’un ardından ‘küresel paylaşım’ dönemine girildiğini belirterek verdi. Soylu, Türkiye’nin bu yeni döneme etkin ve hızlı adapte olduğunu sınırlarda artırılan güvenlik önlemleriyle ilgili teknik bilgiler vererek destekliyor. Soylu’nun üzerinde durduğu diğer bir konu da ülkesine dönen Suriyeliler… Buna göre, 2019’dan bu yana 462 bin 26 Suriyeli ülkesine dönmüş.
Kalıcılık konusundaki araştırmalar ve göç teorileri CHP’nin raporuyla çelişse de Suriyeliler’in geçen süreye rağmen ülkelerine gere dönmesi, tüm toplumsal kesimlerin uzlaştığı formül gibi duruyor. Zaten Suriyeli mültecilerin ilk geldiği günden bu yana değişmeyen algımız; bu durumun geçici olduğu ve Suriyelilerin ülkelerine döneceği yönünde idi. Algı böyle olunca, Suriyeliler için “bekleme odasındaki araf durumu” sona ermedi. Gündelik hayatta özellikle ‘yardım’ söz konusu olduğunda bir kabul pratiği yaşansa da konu haklar ve kalıcılık olduğunda yaklaşım hep tam tersi oldu. Toplumsal kesimlerin büyük çoğunluğu Suriyelilerin kalıcı bir şekilde yerleşmelerine hele de vatandaşlık meselesine tepkili oldular, siyaset de bu algıyı dönüştürmek yerine seçim çalışmalarında kullanmayı daha işlevsel buldu.
Kalıcılığı Normallleştirme Tepkisi
2016 yılında hazırladığım “İstanbul’daki Suriyeliler: Gündelik Hayat ve Mekân” tezimde Suriyelilerin kurduğu mekânlara, onların aidiyet duygularına, gündelik hayatta yaşadıkları sorunlarla ilgili çözümlerine odaklanmıştım. Görüştüğüm Suriyelilerden birinin “Yardım değil kabul görmek istiyoruz.” cümlesi tezin geçen ay kitaplaşmasıyla birlikte sosyal medyada yer alınca epey tepki aldı. Bu tepkiler ‘Suriyelilerin kalıcılığını normalleştirmenin kabul edilemezliği’ yönündeydi. Tam da muhalefet ‘gönderilmeleri’ni gündem etmişken kabulü, uyumu konuşmak, Suriyelilerin yaşadıklarını, beklentilerini gündemleştirmek istenmeyen bir durumdu. İşin en trajik tarafı sahadaki durumun 2016’dan bu yana çoğu konularda değişmeyişi hatta daha da kötüye gidişi idi.
Muhalefet partileri ‘güvenli hale getirmek’, şartını koysa da birçok ülke Suriyelilerin geri gönderilmesi noktasında koruma statülerini kaldırıyor ya da kaldırmaya hazırlanıyor. Bu tartışmalar sürerken çok çarpıcı bir rapor gündeme geldi. Uluslararası Af Örgütü’nün Fransa, Almanya, Türkiye, Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden Suriye’ye dönenlerin yaşadıklarıyla ilgili hazırladığı ‘Eceline Gidiyorsun’ raporu, Suriye’de insanlık dışı uygulamaların değişmediği konusundaki tanıklıklara yer veriyor. Buna göre, Suriyeli güvenlik güçleri, yurt dışına çıktıktan sonra ülkeye geri dönen Suriyelileri gözaltı, zorla kaybetme, cinsel şiddet dahil olmak üzere korkunç hak ihlalleri ve işkenceye maruz bırakıyor.
Raporu hazırlayan Mülteci ve Göçmen Hakları Araştırmacısı Marie Forestier, Suriye’nin güvenli olduğunu iddia eden devletlerin sahadaki korkunç gerçeği kasten göz ardı ettiğini savunarak, “Esad hükümeti Suriye’yi toparlanma sürecinde bir ülke gibi göstermeye çalışıyor. Gerçekte ise Suriye yetkilileri hâlâ milyonlarca kişinin güvenlik arayışıyla yurt dışına çıkmasına neden olan yaygın ve sistematik insan hakları ihlallerini sürdürüyor. Suriyeli yetkilileri geri dönen kişilerin korunmasını sağlamaya, geri dönenlere yönelik insan hakları ihlallerine son vermeye ve Suriye’deki herkesin insan haklarına saygı göstermeye, haklarını korunmaya ve bunların gereğinin yerine getirilmesini güvence altına almaya çağırıyoruz. Suriyeli mültecilere sığınma sağlayan ülkeler bu tutumlarını sürdürmeli ve Suriye hükümetinin katliamlarına karşı sürekli bir koruma sağlamalıdır.” çağrısında bulunuyor.
Uyum ve entegrasyonu konuşmayı ‘kabul edilemez’ bulanlar açısından rapor bir anlam ifade eder mi bilmiyorum ama ‘güvenli halde geri göndermek’ seçeneğinin uzun süre mümkün olmayacağı kabul edilmeli.